Fulgurit (Yıldırım Taşı)
Fulgurit terimi ilk kez 1790 yılında Withering tarafından kullanılmıştır (Withering, 1790). Latince yıldırım anlamına gelen “fulgur” kelimesinden türemiştir ve yıldırım taşı olarak bilinmektedir. Fulgurit genelde yıldırım düşmesi sonucu kayaların veya toprak zeminin ani şok ve yüksek sıcaklık etkisiyle ergimesi, ergime etkisiyle kısmen akışkanlık kazanarak akması ve ardından hızlı soğuyarak katılaşmasıyla oluşan, volkanik kökenli olmayan doğal camlardır (Gündoğan, 2016).
Literatürde fulguritler; kum fulguriti, kaya fulguriti ve karışık tip fulguritler olmak üzere yıldırımın düştüğü zemin türüne göre sınıflandırılmış olsalar da, en çok bilinen ve incelenenler kum fulguritleridir. Kum fulguritleri, yıldırımın kuvarsça zengin kumullara düşmesiyle oluşur. Dış kısmı tüpsü ve yeşil camsı oluşumlar şeklinde gözlenir. Literatürde löşateliyerit (lechatelierite) olarak bilinen bu yeşil camlar, kuvarsın (SiO2) kristal yapısının bozularak amorf faza geçmesiyle oluşurlar (Sponholz, Baumhauer ve Felix-Henningsen , 1993). Kaya fulguritleri ise kaya zemin üzerine düşerek oluşan fulguritlerdir. Kaya fulguritlerinde yıldırım düştüğü ana kayaçta kısmi ergime gerçekleşir ve camsı yeşil damarlar gözlemlenir.
Müzenin giriş katında yer alan 2 adet Fulgurit örneği 1999 yılında Nevşehir'de bulunmuştur.
Referanslar
Gündoğan, İ. (2016). Tınaztepe (Buca-İzmir) Fulguritinin Petrolojisi ve Kökeni. Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Fen Ve Mühendislik Dergisi, 18(54), 669-684.
Sponholz B, Baumhauer R, Felix-Henningsen P. Fulgurites in the southern central Sahara, Republic of Niger and their palaeoenvironmental significance, The Holocene, Cilt. 3, No. 2, 1993, s.97-104, doi:10.1177/095968369300300201.
Withering W. An account of some extraordinary effects of lightning, Philosophical Transactions of the Royal Society of London, Seri D, Cilt.80, 1790, s.293-295.