KUVARSİT
Bir çökelme ortamında, genelde yatay düzlemler boyunca biriken ufak kuvars kristal taneleri geniş alanlara yayılır ve santimetreden başlayıp, metrelere kadar varan kalınlıklar gösterir. Kuvars tanelerinin arasındaki boşluklarda, başlangıçta bir birleştirici yoktur. Bu kütleler kum çökelleridir. Ancak zamanla bu boşluklar, doğal çimento olarak nitelendirilen birleştirici maddelerle doldurulurlar. Doğal çimento maddesi silisyum dioksitten (SiO2) ibaretse, yani kuvars kristalleri yine kuvars olan bir madde ile birleşmekteyse, oluşmuş kayaca “KUVARSİT” veya “ORTO – KUVARSİT” denmektedir. Bu tür kuvarsitin doğal çimentosu çoğunlukla amorftur. Böyle kuvarsitlerin daha sonra metamorfizma geçirmesi durumunda çimento maddesi olan amorf kuvars tamamen kristalleşerek PARA – KUVARSİT olarak adlandırılan ikinci tür kuvarsit meydana gelir.
Kuvarsitin kimyasal bileşimi, kuvars, kumtaşı (kuvarslı gre) ve kuvars kumu gibi SiO2 olup, az miktarda feldspat, mika, manyetit, hematit, granat ve rutil mineralleri ile kil ve/veya kireçtaşı noktacıkları bulunabilir. Kuvarsit sert, sağlam ve aşındırıcı bir kayaçtır. Bu nedenle istihracı ve öğütülmesi oldukça güç ve pahalıdır. Bu sebeple kuvarsit üretimi, aynı kimyasal bileşimde bulunan kuvars kumu ve kumtaşından ayrıca daha saf olan kuvarstan sonra tercih edilmektedir.
Kuvarsitler cam, ferro-krom, ferro silisyum, demir-çelik, hafif gaz-beton, silika tuğla, seramik, kimya, boya, plastik, sanayilerinde kullanılmaktadır. Kuvarsitlerin G-TİP’İ “250.621.000.011 ham kuvarsit, 250.629.000.011 kırılmış kuvarsit, 250.629.000.012 öğütülmüş kuvarsit, 250.629.000.013 mikronize kuvarsit ve 250.629.000.019 diğer kuvarsit” olarak verilebilir.
Kuvars kumu ve kuvarsın (ultra – saf kuvars dışında) kullanıldığı tüm alanlarda kullanılabilir. Başlıca tüketim alanı; cam, seramik, boya, deterjan, dolgu malzemesi, hafif gaz-beton yapı elemanları, silika tuğla ve ferro silisyum üretim sanayileridir. Ayrıca, alüminyum ve kimya sanayiler için metalurjik kalitede silisyum metali üretiminde kullanılmaktadır.
Madenler yenilenemeyen hammadde kaynakları olup yeryüzünde eşit dağılmamıştır. Dolayısıyla, madenler bulundukları yerde işletilmek zorundadır. Madencilikte hammadde çıkarılan alan (ocak), stok sahası, zenginleştirme tesisi ve atık havuzunun, teknik, ekonomik ve çevre kirliliğini minimuma indirmek gibi nedenlerle bir bütünlük içinde inşa edilmesi gerekmektedir. Bu özellik, yani hammaddenin çıktığı yerde tesislerinin kurulması mecburiyeti sadece madencilik sektöründe bulunmaktadır. Madenciliğin doğada milyonlarca yıl süren bir zaman dilimi içerisinde doğal olarak ve sınırlı miktarda jeolojik şartların uygun olduğu ortamlarda oluşabildiği ve bulunabildiği yerde çevre – ekonomi dengesini gözeterek kullanılması zorunludur.
Madencilikte kullanılan alanların rehabilite edilerek ekosisteme kazandırılması ve sektörde bertaraf, arıtma, yeniden kazanım teknolojilerinin gelişmiş olması, madenciliğin sürdürülebilir kalkınma prensiplerine uygun bir faaliyet dalı olmasını sağlar. Faaliyete konu olan madenin karekteristiklerine bağlı olarak o atığa özgü çevresel tedbirlerin getirilmesi anlayışı ile ele alınması gerekir. Kuvarsit üretimi süreci içinde örtü tabakasının stoklanması, ocak üretim alanlarının rehabilitasyonu, cevher hazırlama tesislerindeki katı, sıvı, gaz tipi atıkların bertaraf edilmesi hem madencilik yatırımlarına % 30’a varan yük getirmektedir hem de üretim maliyetinin % 20 ile % 30’unu oluşturmaktadır.